Fotoğraf: Can TUNCA
Can Tunca
Yakın Doğu Üniversitesi Tiyatro Kulübü yalnızca tiyatro sahnesini değil, hayatı da paylaşıyor
Yakın Doğu Üniversitesi (YDÜ) Tiyatro Kulübü, sadece sanatla değil, aynı zamanda güçlü bir aile ruhuyla da ön plana çıkıyor. Tiyatro Kulübünü, “Bir Aile ve Sanat Yolculuğu” olarak nitelendiren kulüp başkanı ve üyeleri, kulübün yalnızca tiyatro sahnesini değil, hayatı da paylaştığını belirterek, Perspektif Gazetesi’ne hem sahne arkasındaki dostluklarını hem de tiyatroya duydukları tutkuyu anlattı.
“Ailemize hoşgeldiniz”
Perspektif Gazetesi’ne konuşan YDÜ Tiyatro Kulübü Başkanı ve Fen Edebiyat Fakültesi Mütercim Tercümanlık Bölümü öğrencisi Güven Seyit, tiyatroya olan ilgisinin çocukluk yıllarına dayandığını ifade etti.
Yaklaşık 15 yıldır alaylı bir oyuncu olduğunu dile getiren Seyit, “Kendimizi birçok noktada geliştirdiğimiz ve keşfettiğimiz yaşlarda tiyatroyu gerçek hayattaki mesleğim olarak istedim” dedi.
Tiyatroya olan ilgisinin zamanla tutkuya dönüştüğünü ve hayatının her alanına nüfuz ettiğini aktaran Güven Seyit tiyatro tutkusunu şöyle anlattı: “Babam çok komik bir adamdır. Ben ondan öğrendim tiyatroyu. Taklit yapmayı, bir şeyleri canlandırmayı babadan gördüm diyebilirim. Fakat ben kendimi farketmemiştim. Beni lise öğretmenim keşfetti.”
Tiyatronun kulüp üyeleri için önemli bir yer tuttuğunun altını çizen Seyit “Ekibin bir araya gelişi sadece bir sanat projesinden ibaret değildir. Kulübümüze katılan yeni oyuncu arkadaşlarımıza söylediğimiz ilk cümle, “Tiyatroya hoş geldiniz değil, ailemize hoş geldinizdir” dedi. Seyit, “Tiyatro insanların düşünce özgürlüğünü en rahat şekilde görebildiği yerdir. Seyirciyi güldürürken görevimizi başarıyla yapıyoruz. Ama bizim asıl hikayemiz onları güldürürken düşündürmek. Eğer onları düşündürebiliyorsak kendimizi başarılı hissediyoruz’’ diye konuştu.

Ekip ruhu içinde aile olmak
Yakın Doğu Üniversitesi Tiyatro Kulübü üyeleri, yalnızca tiyatro sahnesini değil, hayatı da paylaşıyor. Bu dayanışma, kulübün temelini oluşturuyor. Birlikte geçirilen zorlu prova saatleri, sahnede birbirlerinin hatalarını kapatmaları, kulüp üyelerinin birbirlerine olan bağlarını güçlendiriyor.
Kulüp Başkanı Güven Seyit şunları söyledi: “Ekipte olan herhangi bir kişi hayatında yaşamış olduğu en ufak problemde ne ailesini arar, ne eşini, ne dostunu arar. İlk aklına gelen şey Yakın Doğu’daki ailesi olan tiyatro kulübüdür. Hepimizin zor günleri oldu. Hem acı hem mutlu günlerimizde birbirimize destek olduk. Örnek vermek gerekirse biz bu röportajı gerçekleştirirken kulüp arkadaşlarımızın provası var. İçerisi şenlik gibidir. Oradan ayrılmak istemezsiniz. Ben yıllardır bu kulübün içerisindeyim kaçırdığım prova yoktur. Aile duygusu, sorumluluk duygusu her şeyin önüne geçiyor. Bu kadar çok mesai harcadığın bir şeyi isteyerek yapmak çok güzel bir şey. Çünkü saat 6’dan 12’ye kadar prova aldığımız günler oluyor ve bu gerçekten ciddi bir mesai. Bu istemeyen bir insanın yapabileceği bir şey değil.”
“Tiyatro bana kriz yönetimi becerisi kazandırdı”
Küçük yaşlarda yaşadığı sahne deneyimi Yakın Doğu Üniversitesi Eczacılık Fakültesi öğrencisi Nida İncekara için çok şey ifade ediyor. İncekara “ İlk tiyatro deneyimim okuma bayramında olmuştu. Hem sunucuydum, hem öğretmen rolündeydim hem de başka rollerim vardı. Tabii ki bunu o yaşlarda tanımlayamadım. Fakat bugünkü ben olmamda çok etkisi oldu. Küçük yaşta heyecanlanmıştım. Pek çok insan var, veliler seni izliyor. Beni alkışladıklarında farklı bir şeyler yaptığımı hissettim. O günlerin hatırası olarak her sahneye çıktığımda çok heyecanlanıyorum. Ama bu bana kriz yönetimini öğretti. İnsanı hayata hazırlıyor. Çünkü sahnede saniyeler içinde karar vermen lazım” dedi.
Sahnede yaşadığı deneyimlere de yer veren İncekara sahnede bazen gülmek istediğini ama kendisini tuttuğunu söyledi. İncekara tiyatro sahnesinde yaşadıklarını şöyle anlattı: “Ben zaten çok güleç bir insanım provalarda da çok eğlenerek vakit geçiriyoruz. Bir replik verdiğimde provadaki çalışmalarımız aklıma geliyor ve kontrolü sağlamakta zorlanıyorum. Karşı taraftan bir reaksiyon aldığımda gülmek istiyorum ama tabiki kendimi tutuyorum. Bir yandan bıyık altından gülüyorum ama işte orada hemen arkadaşlarımız durumu toparlıyor. Bütün bunlar geçiyor geriye anılar kalıyor”.
Tiyatro hayatın aynası
Yakın Doğu Üniversitesi Tiyatro Kulübü üyeleri, tiyatronun sadece bir sanat dalı değil, aynı zamanda toplumun her yönünü yansıtan bir ayna olduğunu düşünüyor. Tiyatronun, insanların düşüncelerini özgürce ifade edebildiği, toplumsal ve kültürel meseleleri sorgulayabildiği bir alan olduğunu düşünen kulüp üyeleri, tiyatronun toplumda farkındalık yaratmak ve insanları bir araya getirmek için de iyi bir yol olduğunu vurguluyor.
Kulüp üyelerinden Nida İncekara tiyatronun topluma ayna tuttuğunu söyledi. İncekara “Yaptığımız iş topluma ayna tutuyor. Tiyatro günlük hayatta olan siyasi, ekonomik, kültürel her şeyi içinde barındırdığı için insanlar kendini tiyatroda görebiliyor. Tiyatronun içinde olan kendine öz eleştiri getirmeyi öğreniyor. Benim gibi düşünen ya da düşünmeyen başkaları da varmış hissi ortaya çıkıyor’’ diye konuştu.

“Yakın Doğu Üniversitesi Tiyatro Kulübü hayatımın dönüm noktalarından biri oldu”
Tiyatro oyunculuğunu hep istediğini ama sahneye çıkma fırsatını üniversiteye başladığında yakalayabildiğini söyleyen Atatürk Eğitim Fakültesi Psikolojik Rehberlik ve Danışmanlık Bölümü öğrencisi Elif Nur Yıldırım ise tiyatroya başlama mutluluğunu şöyle ifade etti: ‘‘Çocukluktan beri tiyatroya yeteneğim vardı ama hiç kendimi gösterebileceğim bir ortamım olmamıştı. Yaşadığım yer, verilmeyen imkanlar… Ama üniversiteye gelince herkes gibi ben de ilk tiyatro kulübü var mı diye baktım. Bulduğumda kendimi göstermek istedim. Bu sayede katıldım. Tiyatronun okuduğum bölüme çok katkısı oluyor. Çünkü kendimi gösterebiliyorum. Tiyatro ekibinde olmak benim özgüvenimi yükseltti. Ders sırasında sıkıntı yaşamadan gerek sunum gerek konuşmamı yapabiliyorum.”
Sahne önü ve arkasında iyi bir ekip ruhu var
Yıldırım da tıpkı diğer üyeler gibi ekip arkadaşları ile vakit geçirmekten memnun. İlk defa Yakın Doğu Üniversitesi’nde sahneye çıktığını anlatan Yıldırım tiyatro sahnesindeki deneyimini şu sözlerle ifade etti: “Burada kendimi göstermeye başladım. İlk başta çok tedirgin olmuştum tabii ki, ama ekip içindeki uyumumuzla bir şeyleri başardım. İlk oyunum bittikten sonra sadece alkışları, kahkahaları duymuştum. Oyun sırasında rolümden başka hiçbir şey hatırlamıyorum. Sahnede kahkahaları, seyircinin reaksiyonunu duymuyorum. Provada çalıştığımız şekilde oynamaya çok odaklıyım. Oyundan sonra arkadaşlarıma nerelerde reaksiyon aldığımızı soruyorum. Bizim bir aile olduğumuzu buralardan anlıyorum.”
Aynı sahneyi paylaştığı arkadaşlarının hayatına çok şey kattığını belirten Yıldırım kulübün kendisi için bir şans olduğunu düşünüyor. Yıldırım, Tiyatro Kulübü ile ilgili olarak şunları söyledi: “Yakın Doğu Üniversitesi tiyatro kulübünü şöyle anlatabilirim. Her şeyden önce tiyatro bir ekip işi. Sahne önünde ve arkasında biz çok iyi bir ekip olduk. Çok uyumlu bir ekip olduk. Bunu sağlayan da buradaki sorumluluk sahibi insanlar. Başkanımız Güven olsun, yönetmenimiz Ali olsun bize çok şey kattılar. Her şeyden içimizdeki yeteneği görmemizi sağladılar. Bu yüzden şanslıyız.” Yıldırım tiyatronun insanlara katkısını tek bir cümleyle özetledi: “Tiyatro insanlara yalnız olmadığının farkında vardırıyor”.